Dr. Ömer Faruk Mutan İle A'dan Z'ye…

Dr. Ömer Faruk Mutan İle A

Kepez'in her zaman gündemde kalmayı başaran Belediye Başkanı ve Çanakkale'nin renkli ve deneyimli siyasetçisi, konuk olduğu ‘Bakış Açısı' programında Vedat Sezer'in sorularını içtenlikle yanıtladı.

Çanakkale’nin uydudaki tek Televizyon kanalı Ton Tv’de Cuma akşamları yayınlanmakta olan ve Vedat Sezer’in hazırlayıp sunduğu ‘Bakış Açısı’ programına konuk olan Kepez Belediye Başkanı Dr. Ömer Faruk Mutan yerel yönetimlerden siyasete, sosyal yaşamdan ekonomiye gündemdeki bir çok konuyu bu programda değerlendirdi.

 

Kepez’de fabrikalar bir bir gitti”

 

Kepez Belediye Başkanı Dr. Ömer Faruk Mutan Kepez’de fabrikaların bir bir gittiğini belirterek; “ 30 yıl öncesine döndüğümüzde benim de bizzat çalıştığım fabrikalar vardı. Şu son zamanlarda çok fazla gündeme gelen Ak-fa Karacabey’e gitti. Bir kısmı Rize’ye çay olarak gitti. Salça olarak gitti. Kepez’de şu an toprak mahsulleri ofisinin olduğu yer ..Orası bir konserve fabrikasıydı. Bir kit yapılanmasıydı. ? teşekkür yapılanmasıydı. Salça kısmı da Kepez’deydi. O fabrikalarda gençliğimizde az çalışmadık. Kepez konserve Bilkondu. Ak-fa’nın yanında Şarap vardı gitti, onun yanında Petkim vardı gitti. Bursa çıkışına geliyorsun, Sümerbank vardı gitti. Trutaş vardı gitti, sancak ziraat vardı gitti. Tün vardı gitti. Truva deri vardı gitti. Pınarbaşı’nda salça fabrikası vardı gitti. Ne kaldı geriye? Mahmudiye’de bir çimento fabrikası, Kepez’de Dardanel, bir de Biga tarafına doğru doksanlı yıllarda bir İÇDAŞ geldi. Ne kaldı geriye, hiçbir şey kalmadı. Geçen haftalarda ekonomiden sorumlu bir bakanımız Sevgili Babacan, “Türkiye bir şantiye alanına döndü, artık ekonomi üretmeli” dedi. Dün Niyazi Bey de tam da o konunun altını çizerek, sanayi bandında gıda üzerine yükselen Dardanel, toprak üzerinde yükselen bir çimento yani girdisiyle çıktısı arasında emek yoğun da olmayabilir ama bir üretim bandının olduğu ekonomiye doğru geçiş yaşamadı. Yoksa bu gidiş hoş bir gidiş değil” dedi.

“ İşsizlik ülkenin önemli sorunu”

Ülkenin tamamında yaşanan işsizlik sorunu ile ilgilide açıklamalarda bulunan Mutan; “ İŞKUR’un ya da TÜİK’in rakamları falan hikaye. Biz bunu gün içinde yüz yüze yaşıyoruz. İnanın belediyeye gelen on kişinin yedi tanesi iş talebiyle geliyor. Bu yedinin en az yarısı üniversite mezunu çocuklarla geliyor. Neden? Sektörel olarak hizmet sektöründeyiz, kamu ayağındayız. Özel ayağı zaten kendi işinin kendi yapan aile şirketleri üzerinden gidiyor. Ticaretin hacmi belli. Ticaret olması için sanayi olması lazım. Sanayi yok. Tarım yanlış destekleme primleriyle ekme biçme dönümüne al sana şu  kadar para demişsin, orada da gitmişsin saman ithal eden bir ülke konuma düşmüşsün. Geldiğin nokta bu” diye konuştu.

 

“ Kıyı prensiyiz”

 

Mutan Kepez Beldesinde ki kıyı bandıyla ilgilide yaptığı açıklamada; “ 1992 tarihli bir kıyı kenar kanunu var. Biz 92 de belediye olduğumuzda dönemin belediye başkanı şehir prensiydi. Bu kıyı kenar kanunu çerçevesinde ilk elli metre yeşil alandır. Aradan bir yol bandıyla ayrılır. İkinci elli de günübirlik tesis alanlarıdır. Bizim tarafa geçtiğimizde bizim sınırımız kimileri radar deresi der aslı sarp deresidir. Kolin’in kenarından geçen o Kipa’dan arkadan dolanan ki el oto galerilerinin olduğu banttan çıkarak radar yoluyla aynen bir banttayız biz. Bizim tarafımıza geçtiğinizde o alan yani şu anda Kolin’in baktığı alan benim ilk dönemim de Kolin yapıldı . 2001-2002’de de hizmete geçti. O alanda bir anlaşma yaptık. Şu bantı alın yeşillendirin park haline getirin. Onlar orayı dahil etmek istediler kendilerine. Orada durun dedi. Yasal değil o. Bakarsanız ederseniz biz sizin önünüze ne çay bahçesi getiririz, ne de başka bir şey. Çünkü neden, Çanakkale’mizin göz nuru, tek beş yıldızlı oteli. Onun o bakımını, sulamasını, budamasını onlar üsteleniyorlar. Bütün halka açık o bant. Özellikle otelin ön tarafından bahsediyorum. Ama araç girişine de yasakladık o bölgeyi. Yaya girişine açık bir bölge. Ben 1999 yılında geldiğimde bizim kordon bandımızın birinci etabında avukatlar sitesi denilen henüz yerleşime açılmamış dubleksler vardı. Onun önünde kolon oluşturulmuş 9 tane karpuz şeklinde sokak lambası vardı. Yağmur yağdığında oraya giremezdiniz. Vıcık vıcık çamur olurdu. Kışın hiç giremezdiniz. Yazın toz toprak olurdu. Bir gün bir amca geldi. Bizim şantiyemizde de o zamanlar kendimizin bastığı taşlar var. Ben iş arıyorum dedi. Olur dedik. Sizin hiç kordonunuz yok dedi. İnsanların yürüyüp gezebileceği. Yapar mısın amca dedik, yaparım dedi. Hadi başla dedik. O ara bir çift geldi peyzaj mimarı. Başkanım bir şey yapıyormuşsunuz ama gelin bunu daha derli toplu bir şey yapalım dediler. Oturdular orayı taslak halinde şekillendirdiler. Harman yerine kadar. Birinci etabımız da orasıdır zaten. Ağaçlar gittik kaynak taşlarını bir ocak bulduk,  bedavadan aldık. O ekli bölge aile çay bahçesinin olduğu bölge öyle oluştu. Orada zırnık ağaç yoktu. Çınar ağaçlarını çaylardan taşıdık getirdik. Harman yerine kadar geldik orada kaldı. Oraya geldiğimizde oldukça yaşlı bir çift geldi. Başkan beyle görüşeceğiz dediler. Sizin o kordonu kim yaptı dediler. Biz yaptık dedim, aynen bu hikayeyi anlattım. Biri İstanbul’da orman fakültesinde dekan diğeri departman sorumlusu. Bizim dikkatimizi çekti dediler. Ben bunu devam ettirmek istiyorum nasıl yapayım dedim, aynı şekilde devam et, doğal doku dediler. 30 yıl sonra insanların çamurdan ayağını kes, yürüyüş bantları oluştur, ağaçları dik, üç beş tane de sağa sola kafeterya salla böyle devam et dediler. 30 yıl sonra çoluğun çocuğun sana dua eder dediler. O akılla devam ettik. Geldik Çınaraltı’na kadar. Akasya Parkı oluştu. Biz üç defa diktik onları. Çınaraltı şu anda aykırı bahçe adını koydular. Belediyemizin ukdesinde ama tahtacı Türkmenlerinin kullanımında olan bir bölge.  oradan öteki tarafı da sevgili hocamın dediği gibi yürüyüş kollarıyla, ağaçlarıyla devam ettik. bundan sonra Elmalıbahçe’ye kadar ya denizi doldurup gideceğiz, ya da içerden gideceğiz. içerden gitmek daha akıllı geldi. bir kamulaştırma kararı aldık. o kenar kıyı kanunu çerçevesindeki yol bandı üzerinden bir kamulaştırma kararı aldık. iki iki buçuk trilyonluk bir meblağa tutuyor. Şimdi onun kaynağını da bulduk. Elmalıbahçe’den oraya kadar bütün bandı çıkaracağız. Şu anda bizim kordonumuz 2.8 km. 3 kilometreye yakın. Bir kıyaslama olsun diye söylüyorum. Çanakkale’nin eski kordonu kaç metre? 700 metre. Başka hiçbir şey demeyeceğim. Çanakkale bizle buluşacak. Biz denizi doldurmayacağız artık. O bizim kordonumuza dolarak gelerek bağlanacak. Kolin’in oradan başlıyoruz. En son alakart restorandın olduğu eskiden şen kamp dediğimiz bölgeye kadar olan nokta 2.8 km. Yani 3 km’lik bir yürüyüş bandımız var bizim orada. Gün itibariyle Ülgür Bey’in demeçleri vardı. Doldurarak Kepez ile birleşeceğiz diye. Eski kıyı bandı çizgisi korunmak kaydıyla ne kadar dolduracaksanız izin alıyorsunuz” şeklinde konuştu.

“  İlkleri yaşıyoruz”

İlklerin beldesi olduklarını öne süren Mutan; “ Niyazi abinin ilkleri gibi Çanakkale’nin birçok ilki Kepez. 5 yıldızlı oteli Kepez, Çanakkale Limanı Kepez, Fen Lisesi Kepez’de. Bunlar hep tekler. Turizm Meslek Lisesi Oteliyle Kepez’de. Güzel Sanatlar Lisesi Kepez’de. Yakında belki eski köy hizmetlerinin oraya taşınacağı falan söyleniyor ama şu anda bu ilkler hep Kepez’de. Çanakkale’de otomotiv sanayinin hangi markaları varsa showroomlarının da hepsi Kepez’de. SGK, Ağız Diş Sağlığı Hastanesi Kepez’de. Yeni yapılmakta olan Bölge Devlet Hastanesi Kepez’e yapılmakta. Şu anda huzurevi yapılmakta. 2. Katına doğru yükseliyor. Çekirdek hastane, kurucu hastane Kepez’de. Ne diyeyim? Kepez yoksa Çanakkale yok! Kepez’i at, Çanakkale’nin beşte ikisini atmış olursun. Çünkü Kepez Çanakkale’nin gelişim projeksiyonu içinde en öncelikli yer. O yüzden şu anda müteahhit ilgisi olsun, kentin yükselen değer anlamında getirisi boyutuyla olsun Kepez bu konuda yine ilklere imza atmaya devam ediyor” dedi.

“ TMO kamusal arazi olmalı”

Toprak Mahsulleri arazisinin kamusal alan vasfına dönüşmesi gerektiğinin altını çizen Mutan; “ Mesela toprak mahsulleri ofisinin olduğu yer bence kamusal bir araziye dönmeli. Bu üniversite olabilir, üniversitenin hastanesi mesela yapılmakta olan şu hastane bana göre bir 5 -10 yıl sonra hukuk fakültesine, diğer bina da iktisat fakültesine verilecek gibi geliyor. Bu öngörü nereden geliyor? Ben bir hekimim. Ben yerelde de müdürlük yaptım. Tabip odasında görev aldım. Sendikada iki dönem yer aldım. Başkanlığını yaptım. İşin içinden gelen biri olarak az buçuk biliyoruz. Bakın orada onca trafik yoğunluğu içinde İzmir-Çanakkale aksının olduğu yer, her ne kadar gelirken gördük bir sondaj çalışması ile kavşak çalışması olacak ama Tıp Fakülteleri hastaneler sadece ayaktan tedavi merkezleri değildir. Hinterlandın da olması gereken bir takım sosyal donatılar olmalıdır. Medikalciler, eczaneler olmalıdır. Lokantalar olmalıdır. Burada öyle bir altyapı var mı? Araç park edecek alan yok o bölgede. Yani getirip onu karayollarının burnuna dikmek bile doğru değil. Bir tane top getirmişler oraya paslı nereden geldiyse getirmişler koymuşlar, belki oraya otopark yaparlar. Daha da öngörülü davranılırsa tarım çalışmaları yapılan boş bir alan var, belki oralar da bu işin içine katılabilir. Ama toprak mahsulleri ofisi hastane için biçilmiş kaftan. Hele ki denize kıyısı olan bir alandı. Hele de denizi kıyısı olan bir alandı. Bakın 38 dönüm bir alan. Ön tarafında da 20 dönümlük bir özel şahıs mülkiyeti var. Bütün sosyal donatılarını ön taraf yapardın. Bir tane deniz ambulansı alırdın. Bir tane helikopter pisti yapardın. Orada da bizim ana kotumuzdan en az 7-8 kat olmak üzere canavar gibi hastane çıkar. Sosyal donatıların oluşacağı alanlar vardır. Yapılacak diğer bir alana gelelim. Bu konuda çok gelindi üstümüze. Meydanımızın tamamını istediler bizden. Öl git. 10 yıl sonra o binaları terk edip başka alanlara giderler. Bak buradan yine sesleniyorum. Dardanos yerleşkesinin olduğu yerde herhalde Ziraat Fakültesi’nin bir deney alanı. Elma, armut bir şeyler dikiyorlar. Tamam diksinler. Öğretsinler. Gel hastaneyi oraya yap. Trafik sorunun olmaz, sosyal donatıların hazır. Geniş alanların var. Al sana özel projeyle yükseltebildiğin kadar yap hastaneni. Hiç olmazsa bir 50-60 yıl arkana bakmazsın. Şimdi İÇDAŞ götürdüler orada ilahiyat fakültesi yaptılar. Yanına bir cami. Doğru mu? Geldin şimdi burada da bir cami? Yerleşim alanı yok. TOKİ’nin içinde var bir cami. Shell’in yanında cami yaptık. Yeteri kadar cami var oralarda nedir anlaşılmayan. Eğer öncelik hastane olsaydı bence ki o duygu sömürüleri çok yapıldı. İlahiyattan önce giderdin hastaneyi oraya yapardın. Olur muydu olurdu oraya da. Bunlar hiç tartışılmadı, konuşulmadı. Kürsüsü olan ama öğrencisi olmayan bir şehir planı var bu üniversitede. Hocaları var 3-4 tane. Bir tanesi çıkıp da ağzını açmadı bu konuda” dedi.

“ İmarda sivilceler çıkıyor”

Kepez’in imar konularına da değinen Mutan; “ Tabii zaman zaman sivilceler çıkıyor. Güzelliği bozuyor. Rahatsız olduğumuz birkaç nokta yok değil. Ama beni en çok rahatlatan bir şey, şu 17 Burda’yı görünce Çin Seddi gibi, Berlin Duvarı gibi dedim ki bizimki gülsuyu, hacı miski. Böyle biraz rahatladım. Aslında rahatsızım bir konuyla ilgili. Burada ifade etmek istemiyorum. TOKİ’de çıktılı bindili bir kavşak var. Seviyeli köprülü kavşak diyorlar. Karayolları o bölgeyi tespit etti. Planlarımıza işledik. Bölgedeki mülk sahipleri işi yargıya götürdü. Maalesef karayolları zamanında müdahil olmadı. Kamu yararı gerekçesini almadı. Şu anda üst mahkemeye gitti. Sürece müdahil oldu ama. Ben müdahil olduktan sonra çözeceğine inanıyorum. Bin tane konut yapıyorsunuz. TOKİ konut yapıyor. Arkadaş, bir tane kavşağı oraya zamanında yapmıyor. Şu anda mevcut, hoş olmayan dediğiniz görüntü yine bir geçiş sağlıyor. Kör de bir nokta var orada.  Kör bir nokta var o bölgede. Trafik kazaları falan da oldu. Ona rağmen biz o bölgede bir imar uygulaması yaparak bir 18 ekleyerek üzerine o bandı dolguyla biz açtık aslında. Oradan giriş yoktu. Şu anda TOKİ’nin girişi askeri yoldur o köy yoludur. Yukardaki yerden de giriş var. Şu an yapılmakta olan bölge devlet hastanesine çıkıyor. 30 metre o yol. Dolacak edecek seviyeli kavşak yapılacak. İhalesi bile yapılmış. Mevcut şu anki yolu yapmakta olan ilgili firma . Hatta orayla ilgili bir yakınlık gösterdi. Belki yakında da mahkeme kazanılırsa haldır haldır girecekler. O yolda hastaneye yetecek. Çanakkale’de kaç metrelik yollar var. Şöyle bir bakın. İzmir yoluna bakın kaç metre İzmir yolu? 24. Geçen  Ankara’ya gittik. Bir tane üst geçit yapmışlar. Sağa doğru baktık. On tane ev yok. Hepsi de yazlık. Yaz dönem iki ay kullanacaklar. Üst geçit yaptılar. TOKİ 960’da bir yaşlı dedem öldü. Polis babası. Ondan sonra üç ay içinde biz buraya üst geçit yapacağız diye söz verdiler. Biz hala bekliyoruz. Bin konutun ana kütleye bağlanacağı o bantta bir üst geçidi çok gördüler. Olmadık yer üniversite kavşağının öte tarafında bir tane öğrenci de göremezsiniz. Kipa tarafında görürsünüz, orası çalışır. Akıllı bir iş yaptılar oraya. Konut yapıyorsun 960 tane, okulları saymıyoruz. Bir tane üst geçit, bir o kente giriş yolu yapmıyorsun. Kamuoyu da talep de bulundu. Garip bir olay. Hala bekliyoruz” dedi.

“ Yeni nüfus Hamideye’ye gidiyor”

Mutan TOKİ’ye doğru nüfus artışı yaşandığına da dikkat çekerek; “ Yeni Kepez diye tanımladığımız Hamidiye Mahallesi 960’ın, bahsettiğiniz devlet hastanesi ve nitelikli konutların üretildiği alanlar kendi sosyal donatılarını, kendi otoparklarını, kendi diğer alanlarını içinde eriten, keyifli, estetik, sorunsuz bir yapılaşma sürecine girdi. Orayla ilgili su ve kanalla ilgili ve Türk Telekomla ilgili TEDAŞ ile ilgili, doğal gazla ilgili gerekli her türlü yazışmayı çizişmeyi ettik dosyalar içeride duruyor. Bir Türk Telekom çalışıyor. Bir de bizim su ve kanalla ilgili iller bankasıyla temasımız son noktaya geldi. Yapılabilir noktaya doğru taşıyoruz. Belli sayı veri tabanları var onları ileteceğiz. İhaleyi gerçekleştirdikten sonra altyapısıyla üst yapısıyla birlikte bir anda orada yeni bir kent oluşacak. Öngörü 2040lı yıllara dönük. Son yüz binlik plan ölçeğinde 67 bin-70 bin civarında bir nüfus öngörülüyor bizde. Çanakkale’de bu 300 bine yakın bir rakam bildiğim kadarıyla. Bu kadar olur mu olmaz mı ayrılan yeşil alanlarla, verilen katlarla ilgili. Öngörü bu şu anda. Yani 70 bin nüfus. Çünkü o hızla büyüyen gelişen İstanbul’a sığmayan insanların eğer ki bir köprü yapılırsa ki öyle söyleniyor son planda Lapseki lojistik alan, Biga ve Bandırma, Gönen tarafı enerji sanayisine dönük alan olarak ayrıldı. Köprü hayata geçerse bu öngörüler kendini revize eder” diye konuştu.

“ Kepez Çanakkale ile birleşmeli”

Kepez’in Çanakkale ile birleşmesine sıcak bakan Mutan; “ Benim aklıma göre birleşmeli. Aklın yolu bir. Çanakkale Belediyesiyle ortaklaşmış olduğumuz belirli konular var. Mesela entegre bir ulaşım sistemine ortak olarak sahibiz. Havzasal bir çöp depone alanımız var. Yedi tane kurum kuruluş ve belediye ikisi kapandı şu anda . İntepe ve Kumkale kapandı. Ortak bir çöp toplama var. İtfaiye ile ortak protokol yaptık. Bu ülkenin kaynakları bu kadar bol mu ki mesela benim asfalt plentinim yok, buranın var. Benim şuyum yok, buyum var. Biz birleşirsek bile çok büyük bir belediye olamıyoruz. Bandırma’yı geçemiyoruz. Bende nüfus 18-19 burada 100 küsur. Topladın mı Bandırma kadar olamıyoruz. Peki kaynakları bir yerden yönetmek  daha akıllı daha ekonomik daha planlı olmaz mı? Ancak maalesef bu işin düğmesine basacak olan taraf yasada da belirtildiği üzere büyük belediyenin meclis kararıyla yola çıkılıyor. Cumhuriyet Halk Partisi’nin yerel seçim öncesi yaşadıkları herkesin malumu. Biz enerjiyi kendi içimizde tüketirken enerjiyi görememek gibi bir at gözlüğü içerisine giriyoruz. Bütün şehir yasası şu anda 30 ili kapsamakta. 81 ile belirli nüfus parametreli, belirli değerlerle, ölçümlerle bir bütün şehre doğru bu yasa çıkarsa zaten beldeler kapanıp mahalle oluyor. Edremit’te olduğu gibi. Zeytincisi hepsi kapandı, Altınoluk. Edremit oldu hepsi. Bakanlık tarafından böyle bir çalışma yapıldığı özellikle 2015 haziran seçiminde alınacak Ak Parti’nin oylarının bu yasanın çıkarılıp çıkarılmaması noktasında bir eşik olacağı söyleniyor. Seçim mahallinde de kullanılacak gibi geliyor” dedi.

“ Siyaset motivasyon istiyor”

Siyasetin büyük bir motivasyon istediğine dikkat çeken Mutan; “ Belediyemizin Barış Cafesi’nde bir mesire yerimiz var. Elimizden alındı. Yeni bir gezi olayı yaşamak ya da yaşatmak istemiyoruz. Oranın tekrar bize devri ile ilgili bir kamuoyu baskısı oluşturmaya çalışacağız. Sayın vekillerimizden biri de bunu bir gezi esnasında sordu. Dedim ki halkımız istiyor. Güldü. Bu Salı günü genel başkanımı ziyaret ettim. Ona da ifadem şu oldu. Siyaset futbol gibi motivasyon içeriyor. Motivasyonda da gazlamak önemli avam bir tabirle. Sadece partimizden değil sokaktaki vatandaş da hadi artık seni Ankara’da görelim. Dedim ki ben bunu bir değerlendirmeye tabi tutmazsam yarın bana derler ki biz sana zamanında hadi dediğimizde sen yola çıkmadın hiç kusura bakma bu sefer de biz senin arkandan gelmiyoruz diyebilirler. Biraz gazlandık. Benim tarzım genel siyasete biraz daha yatkın. Ben dört yıl daha başkanlık yaparım burada. 2019’da bütün şehir hesabı olursa, aynı zaman tarihinde milletvekili seçimi var. Bu süreç de öngörülebilir. En aday adayı namzediyim bu süreçte. Partililerimin halkımın bu taleplerine karşılık vermeye dönük bir enerji tüketiyorum. Bunu tekrar ifade ettiğimde, aralık sonu gibi ettim ancak zamanı tekrar revize edebilirim. Bu da taktiksel olur. Rakipler çıkıyorlar. Zamanı revize edebilirim. Bu talebe karşılık vermek siyasetin gereğiydi. Bu işi sen daha iyi yaparsın dediler. Ben de düşündüm neden olmasın dedim, ben bu işi daha iyi yaparım diyerek de yola çıktım” şeklinde konuştu.

“ Genel Başkanımıza aday adaylığımı danıştım”

Kerpez belediye Başkanı Dr. Ömer faruk mutan aday adaylığını Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na danıştığını belirterek; “ Özellikle genel başkanıma da arz ettim. Efendim dedim, ben ön seçim olacağı inancıyla bütün örgütlerime Biga’dan Gökçeada’ya Eceabatın’dan Gelibolusu’na Bayramiç’ten Avyacık’a kadar ilçe örgütlerimi ziyaret ettim. Ve hepsinde örgütlerin temel talebi ön seçimdi. Çanakkale’nin seçmen ve üye profili uygun, ön seçim yapacağız dedi o da. Ona da ittirildik gazlandık yola çıktık öyle geldik dedim . Aday adayları arttıkça da mutlu oluyorum dedim. Herkes sürece kendince katkı sunuyor. Bir spekülasyon var. Manipüle ediliyoruz. Genel merkez belediye başkanlarına izin vermeyecek, önünü kesecek. Yok dedi bu. Genel merkezden çok genel merkezciler bir şeyler söylüyorlar. Ha ben buradan bir güvence almaya da gelmedim dedim. Ama ben bir anlayışı öğrenmeye geldim dedim. Oradan mıncıklıyorlar. Ne gerek var yine diye. Şu anki Cumhurbaşkanıyla aynı dönem başladık, kendisi Cumhurbaşkanı oldu. Siyasette de tiyatrodaki gibi rolün küçüğü büyüğü olmaz. Hani bugün özellikle Kobani, Suriye, Ortadoğu politikasında çok çok önemsenip korunmaya çalışılıyor, bir bakarsın bir yer öyle önemlidir ki.. Yaptığım işi, bulunduğum yeri küçümsemiyorum. Ancak siyaset biraz da bir iddia meselesidir. Peki dedi meclis aritmetiği ne durumda? Efendim dedim biz çoğunluktayız. Bu işi yapacak arkadaşlarla birlikteyiz. Operasyonlar yedik, soruşturmalar geçirdik. 367 dosyadan incendik. Başımız dik böyle bir seçimin eğitimden geçen meclis üyelerim var benim. Bak bunu sordum niye dedi; benim dedi asıl Cumhurbaşkanı adayım Yılmaz Büyükerşen’di dedi. Adnan da şahidim. Ancak hocanın meclis aritmetiği tersti. Yarı yarıya aleyhimizeydi dedi. Biz büyükşehiri kaybedebilirdik dedi. İstifa ettiğinizde geri de dönemiyorsunuz dedi. Hiç de adil değil dedim. Milletvekilleri devam, kamu kurum kuruluşunda geri dönüyor ancak belediye başkanları dönemiyor. Evet farkındayım onun da. Biz belediye konusunda başka bir partiye belediyeyi bırakmayacaksak sizin için sorun yoksa bizim için de olmaz dedi. Partime ve size zarar vereceksem Ömer oturduğun yere otur derse otururum anacak buruk otururum dedim. Hayır yoluna devam et dedi. Benim ilimde gerilen politikalardan beslenenler var. İnsanları gerip karşı karşıya gelerek politika yapıyorlar. Ben buna son vermek için yola çıktım dedim. Herkes çıkıp aday olabilmeli, genel merkez bana niye yasak yoksun, ben seni beş yıllığına seçtim seni cezalandırıyorum sana oy vermeyeceğim diye neden desin? Ben bunu bir aday adayı abime de söyledim. O zaman ön seçim istemeyin, bırakın genel merkez atasın. Ön seçim bir provadır. Sadece üyelerle yapılmamaktadır. O resmiyettedir. Mahalle baskısıyla da oluşur. Bir apartmanda oturanların hepsi Cumhuriyet Halk Partili değildir. Ancak komşusunu bilir. Sen şuna ver der. Bu bir provadır. Biz sağlıklı bir zeminde rekabet koşullarıyla götürürsek Cumhuriyet Halk Partisi birinci parti olur. İki bir bir formülünde iki biz oluruz en az. Ön seçimde en az 2 en fazla 4 oy kullanabiliyorsunuz. Genelde aday adayları kesme diyorlar. Mavi boncuk taktiği. Bir tane bana, bir tane şuna. Zayıf çakma aday oluyor. Ben sana her yerde destek atacağım, sende bana şu ilçede at diyor. Orada kendine destek attırıyor ama öteki tarafta ölçülü attırıyor. Orada da bir başkasına at bana diyor, ben sana atıcam diyor. Kontrol edilemiyor. Geçende son anda uyananlar oldu. Ben en son kurulda dedim ki arkadaşlar dört oyunuz var, dördünü de kullanın. Bu tür oyunlara gelmeyin. İrade akıl vicdan senin. Genel merkez çarşaf liste yaptı gecenin ikisinde bitti. Çok mu zor yani?” dedi.

“ Seçim öne çekilmez”

Türkiye’de ön seçim olacağına inanmadığına dikkat çeken Mutan; “ Bu konuşuluyor. Öne çekilecek diye. Ben sonbahara kaydırılacağını düşünüyorum. Ya da zamanında yapılacaktır. Öne çekileceğine çok ihtimal vermiyorum. Çekilir de. Türk siyasetinde olmadık şeyler değil. Yüksek seçim kurulu seçim takvimini açıkladığı zaman orada zaten ön seçimin yapılacağı bir süreç var. O süreçle alakalı zaten genelde seçimlerin ön zamanı 90 ya da 95 gündür. Düğmeye basılır süreç çalışmaya başlar. O yüksek seçim kurulunun ilan edileceği takvime bağlı olarak partiler de sürece göre hazırlıklarını eğer ön seçim yapacak iller varsa YSK’ya iletecektir” diye konuştu.

“ Toplantılarımız sürüyor”

Düzenlediği kahve toplantıları ve ziyaretler hakkında da bilgi veren Mutan; “ Bu ara merkezde kahve toplantılarına başladım. Geçen hafta 3 tane yaptım. Önümüzdeki hafta da 2 ya da 3 tane yapıcam. Merkez ilçeleri de en uçtaki üyelere kadar ulaşıp belirli kahvelere çağırıp orada aklımızı, gönlümüzü paylaşmaya çalışacağız. Ben birinci çıkarım. Kime sorsanız bu konuda herkes en iyi benim diyecek tabi ki. Ama takdir üyenin. Onlar her şeyi biliyorlar. Kendi kantarlarına çıkartacaklar. Vicdanlarıyla, yürekleriyle, akıllarıyla oylarını kullanacaklar. Ben Türk halkının, seçmenin sağ duyusuna inanan insanlardanım. Partimizdeki üye algısı o kadar hassas, eşiği o kadar yüksek ki böyle ince kıl ayarında bile ayar verebiliyor, tutturabiliyor. Ben yine aynı süreci çalıştıracaklarına inanıyorum. Aday fazlalığı her zaman daha iyi, daha keyifli olur. Bu demektir ki bu partide umut var. Bu kadar adam yola çıkıyor, ışık yakıyor, yol göstermeye çalışıyor. 20’ye çıksın. Demek ki daha çok inancımız çoğalıyor demek. O yüzden önemsiyorum aday sayısının çokluğunu. Kepez halkı  zaten seni Ankara’da görelim dediler. Kepez Halkı biliyor ki ben nereye gidersem gideyim aklım gönlüm orada kalacaktır. Belediyecilik zaten sadece belediye sınırlarında yapılan bir işlem de değil. Hala çünkü Avrupa’nın Yerel Özerklik Şartnamesini imzalamamıza rağmen hayata geçirmiş falan da değiliz. Yani yerelde ciddi anlamda demokrasi de yok. Yani o yüzden bir ucuyla hep Ankara’ya bağlıyız. Prosedür olarak, bürokrasi olarak. Her belediye başkanı ayda birkaç defa Ankara’ya gider. Kapıları çalar. Yani Ankara’da şurada 9 tane belediyemiz var onların ellerinden tutmak ciddi katkı sağlayacaktır sürece.

“ Çok şey yapacağız”

Mutan Çanakkalelilere yönelik verdiği mesajında; “ Yaşamın daha demokratik yaşandığı, değerlerin üst noktalarda değer olarak algılandığı mutlu umutlu sol iktidarın da uzun süreli solunduğu günler diliyorum. Bizim kadrolarımıza inanın. 60 yıldır bize bir 6 yıl vermediniz. Gelin bir 4 yıl verin. Bakın neleri deviriyoruz, neleri çıkarıyoruz. İnanın çok şey yapacağımıza inanıyorum. Geçen Hamidiye Mahallesi muhtarı geldi. Radara çıkmış. Her taraf kesildi ağaçlar falan filan. Bakın ağaçlar kesilmek için dikilir. Ama yerlerine tekrar ağaç dikmek kaydıyla. Bina değil, beton değil. Tekrar gençleşir. Tekrar geri gelir. Yerine ağaç dikeceksek keselim. Kuru kuru çevrecilik olmaz. Ve şunu da söyliyim, Kazdağlarındaki altınlar toprağın altında kalmalı, çok maliyet getirecek diye düşünüyorum. Ülkemizde enerjiyle ilgili ilimizde de yoğun bölge seçildi Bandırma Biga arasında enerji sanayine dönük termikler çevrim? santraller ciddi anlamda devletin de teşvik etmesiyle Gürecealtı’na kadar geliyor. En son lisans alanlar oraya kadar iniyorlar. O bölgede niye neden yoğunlaştırdılar? Onu bilmiyoruz. Çan’a da ikinci termik geliyormuş bildiğim kadarıyla. Niye bu kadar yoğunlaştı? Adam gibi demokratik tepki gösteremediğimiz için yoğunlaştı. İzin verilmemeli bence. Maalesef buna izin verilmemeli. Yargı kararları hiçe sayılıyor. Çed raporları idari yargıda iptal ediliyor. Başka bir hamleyle ÇEDler üçe dörde bölünerek geçiştirilmeye çalışılıyor. Yapımları sürüyor, durdurulmuyor. Çevreyle halkla oturup konuşulmuyor. Yaptım oldu bitti noktasında gidiyor. Daha demokratik insanca değerlerin yaşandığı bir dünya için diyorum. İnsan odaklı politika” dedi. 



http://www.youtube.com/watch?v=fBeMDH2mzQs